Aşkın Suçları, eserleri yayımlanmaya başladığı andan itibaren her zaman keskin tartışmalara konu olan ve sadizm kavramına ismini veren Marquis de Sade’ın on bir öyküyü kapsayan eserinin üç öyküsünden oluşuyor. Sade’ın ahlakın belirleyicisi olarak etik değerler yerine içgüdüler konulduğunda neler ola..
18. yüzyıl Alman edebiyatının önde gelen isimlerinden Friedrich Schiller dramlarıyla Alman tiyatrosunun standart repertuvarında yer alır. Aynı zamanda bir öykücü de olduğu pek bilinmez.Schiller, dramlarında olduğu gibi öykülerinde de sahicilik arayışına girer ve karakterlerinin psikolojik gelişimine..
Devrimin etkilerinin sıcağı sıcağına hissedildiği Rusya’da gazetelerde ve dergilerde yayımladığı anlatılarda Bulgakov, bazen anekdotlardan, bazen güncel haberlerden, bazense kendi hayal gücünden yola çıkarak değişmekte olan yoksul toplumun günlük yaşamını, sıkıntılarıyla ve mutluluklarıyla gözlemlem..
“Devrine bir güneş gibi doğan aziz ve seçilmiş El Mustafa”, kendisini yurduna götürecek geminin geldiğini görür. Halkı da peşinden getirerek Orphalese kentinin meydanına gelir. Bu kentin sakinlerine veda etmeden önce aşk, evlilik, özgürlük, akıl ve tutku, iyilik ve kötülük gibi konularda hep hatırla..
İlk hatam bu oldu. Sahteci olmak, her şeyi başkalarından almak ve kendinden hiçbir şey vermemek demektir.Hikâye bir polisiye gibi başlar: Sahte tablo ustası Gaspard Winckler, Paris’in eteklerinde bir stüdyodadır. Ellerinde finansörü Anatole Madera’nın kanı vardır. Cinayetin sebebiyse, Antonello da M..
Zaman, Sonsuzluk’un bir kırıntısından başka bir şey değil ve biz bakışlarımızı bu kırıntıdan kaldırmazsak ölümden korkmayan bir hayatın yoğunluğunu asla yaşayamayız. Denizlerin, rüzgârların ve yağmurların bir araya getirdiği; zamanın savurduğu ve birleştirdiği iki insan: Edith ve Andrea. Biri denizl..
Saatin içindeki kum taneleri gibi parmaklarının arasından akıp giderken hayat, hikâyeleriyle birbirini tamamlayan iki âşık, belirsizlik içinde sevgilerini var ediyor. Ama bazen kum saati sadece akmıyor, yere düşüp kırılıyor, kumlar ortaya saçılıyor. Böyle anlarda ailenin sadece huzur ve güzelliği de..
André Gide, yalniz çagdas Fransiz edebiyatinin kurucularindan bir yazar degil, ayni zamanda Fransiz modernizminin önde gelen entelektüellerinden biri.Tohum Ölmezse, André Gide’in özyasamöyküsünü anlattigi bir eser. Birinci bölümde yazar Paris’teki çocuklugunu, devamsizlikla geçen okul yillarini, ark..
Tek istediğim serbest kalmaktı. Serbest. Başka hiçbir şey değil. Sadece serbest. O zaman da söyledim. Dinlemediler. Benim suçum değildi. Dinleselerdi. Ben söyledim. Açıkça söyledim. Ben yokum, dedim, bırakıyorum, gidiyorum, beni unutun. Hayır. Yoluma çıktılar. Ölenler oldu. Benim suçum değildi. Gitm..
XIX. yüzyılın sonlarına doğru Fransa’da, Yahudi bir subayın, Yüzbaşı Alfred Dreyfus’ün haksız yere casuslukla suçlanmasıyla patlak veren Dreyfus Davası, yalnızca bir hukuk ve ayrımcılık skandalı değil, aynı zamanda başta ordu ve yargı olmak üzere ülkenin tüm kurumlarını temelinden sarsan toplumsal b..
Sermet Muhtar Alus, yazdığı bini aşkın yazıyla okurlarına hep bir şehrin, genellikle de 19. yüzyıl sonlarıyla 20. yüzyıl başları arasındaki döneminin hayatını anlatmış bir yazardır; sık kullandığı tabirle “eski İstanbul”un yazarı. Önce Meşrutiyet, sonra da Cumhuriyet’i sadece birer rejim değişikliği..
Meksikalı entelektüellerin güçle ilişkisi bilinen hikâyedir. Hepsi aynıdır demiyorum. Kayda değer istisnalar var. Güce teslim olanların kötü niyetli olduklarını da söylemiyorum. Hatta tamamen teslim olduklarını bile iddia etmiyorum. Sadece bir iş deyip geçebiliriz ama devlet için çalışmaktan bahsedi..
Gülünç ile acıklının iç içe geçtiği anlatımıyla, yaşadığımız dönemin çelişkilerine tanıklık eden ilginç kişileriyle Yalan, günümüz toplumunun hastalıklı yanlarından birine parmak basıyor. Romanın odak kişisi, şaşartıcı bilgisini ansiklopedilere ve olağanüstü belleğine borçlu olan, yapayalnız, silik,..
İngiltere’de 19. yüzyılın ikinci yarısı (Victoria dönemi) orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce erkek kimliğiyle şiirler yazmış sonra kendi adlarıyla, klasikler arasında yer alacak üç..
Gotik edebiyat alanı, kadın yazarların sivrildiği bir türdür. Bazı eleştirmenler bu olguyu kadın yazarların özel yaşamlarında babalarından, sevgililerinden ve kocalarından gördükleri baskı, taciz ve zulümden etkilenmelerine bağlarlar. Mary Shelley de 1826’da yayımlanan Son İnsan romanıyla gotik edeb..
Kahrolsun Dostoyevski, daha önce Sabir Tasi kitabiyla büyük ilgi gören Rahimi'nin, ölümün kol gezdigi vatani Afganistan'i, suçu, vicdani azabini ve cezayi sorgulandigi bir tür Afgan Suç ve Ceza'si. Roman, aklin terk ettigi, tanrinin çok fazla hissedilen varliginin bir süre sonra tanrisizliga dönüstü..
Haber 28 Subat 1955'te ögrenildi: Kolombia Deniz Kuvvetlerine bagli Caldas adli bir muhribin mürettebatindan sekiz kisi Antiller Denizinde firtinaya tutulan bu muhripten denize düsüp kayboldu. Mobil kenti tersanelerinde onarildiktan sonra Alabama'dan ayrilip Cartagena'ya gitmekte olan muhrip, faciad..
Gabriel García Márquezin, yedi öyküsüyle birlikte kitaba adini veren, hayali bir cenaze töreni temasini isledigi Hanim Ana'nin Cenaze Töreni adli uzun öyküsü 1962 yilinda yayimlandiginda, o günden sonra Gabriel García Márquez yapitlarinin ana ögesi olacak olan büyülü gerçekçilik, tüm görkemiyle orta..
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.-Ahmet Hamdi Tanpınar Bireysel hayal kırıklıklarının ve bir aile dramının işlenmesi Kâbus’un temel izleği olsa da oyun ayrıca toplumu ilgilendiren meselelere dair yapılan g..
Bazı gönül erbabı, sefa çiçekleri gibi günün ilk ışıklarına muhtaçtır. Ondan sonra sarılı kırmızılı parıltılarla göz alır, kendisini sevdirir, beğenen bakışları üstüne çeker. Ülfet de böyleydi. (…) Dudaklarını ezen o iki sevgili dudak, göğsüne temas eden o hararetli, ateşli, beyaz, muntazam göğüs, s..
Genç yazar Paul Overt, davet edildiği bir kır malikânesinde uzaktan uzağa hayranı olduğu ünlü romancı Henry St. George’la ve ilk görüşte âşık olduğu Miss Fancourt’la tanışır. Bu tanışıklıklar kente döndükten sonra da çeşitli karşılaşmalarla sürer. Genç yazarın bütün arzusu bu büyük ustadan kendi kar..
Üniversiteli Anselmus, elma satan yaşlı bir kadının sepetini devirince bir anda hayatı değişir ve kendini bambaşka bir dünyada bulur. Giderek gündelik yaşamın gerçekliği ile büyülü bir dünyanın gerçekdışılığı arasındaki sınır çizgisinde yaşamaya başlayan Anselmus, bir mürver ağacında gördüğü minik b..
İnsanların çoğu aşırı bencil değildir. Yaklaşık otuz yaşından sonra bireysel hırslarından vazgeçip –hatta çoğu durumda neredeyse birey olduklarını unutup– temelde başkaları için yaşamaya başlar, hayatın yükünün altında ezilirler. Ama sonuna kadar kendi hayatını yaşamayı kafaya koymuş yetenekli, inat..
Grigory Petrov’un çeşitli aralıklarla çıktığı Finlandiya seyahatlerindeki notlardan oluşan Beyaz Zambaklar Ülkesinde, 1800’lerin sonlarında Finlandiya halkının içinde bulunduğu durumu, cehaletten kurtulmak için başta Johan Vilhelm Snellman olmak üzere ülkedeki bir avuç Fin aydınının verdiği olağanüs..
Seneler çeşitli imgeler, fotoğraflar, dönemin gazete haberleri, popüler şarkıları, filmleri, reklamları, sloganları, siyasi gelişmelerinden hareketle 1940’lardan 2000'li yıllara uzanan deneysel bir metin, bir tür toplumsal kronik.En mahrem anılarına, hayatındaki önemli dönemeçlere kendi kuşağının hi..
Bütün savaşlarda hep aynı şey olur; askerler savaşır, gazeteciler şamata koparır; o milliyetçi nutuklar atanların hiçbiri kısacık propaganda gezileri dışında cephedeki siperlerin yanından bile geçmez.Selam Olsun Katalonya’ya, 1936 yılından beri yazdığı her satırı demokratik sosyalist düşüncesi için ..
Yayan dolaşırım,Mütenekkiren seyahat ederim.Oktay Rifat’la Melih Cevdet’tirEn yakın arkadaşlarım.Bir de sevgilim vardır pek muteber;İsmini söyleyemem,Edebiyat tarihçisi bulsun.Modern şiire güncel bir ifade kazandırmak için yola çıkan, bir kırılım niteliğindeki Garip akımının kurucusu, bir garip Orha..
Kimseyi istemiyorsun yanında, ama durup durup da yalnızlıktan şikâyet edesin geliyor. Bir şeyden şikâyet edebilmek için bile insan lazım. Öyle hileli bir şey bu. Okumuşlar, okuyamamışlar, fakirliğin batağındaki yaşamlar; ev içi kavgalar, terk edenler, terk edilenler; heba olan masum hayatlar. Ya da ..
Yazgının güldürmediği kişiler, içlerinde bir yerlerde, kendilerini sorumlu tutmaktan geri duramaz.En iyi eseri olmasını istediği ve ölmeden önce üzerinde çalışmaya devam ettiği bu romanda Camus, aslında kendi çocukluğundan hareketle, Jacques Cormery adlı yoksul ve öksüz bir çocuğun yaşamındaki görün..
Sanat ve başkaldırı ancak son insanla birlikte ölecektir. İsyan kavramının ve devrimin iki yüz yıllık tarihini tutan Başkaldıran İnsan, aynı zamanda insan doğasını, düşünce akımlarını, onların toplumu ne şekilde etkilediğini; soyut ve somuta, var olana ve olmayana karşı niçin başkaldırmak gerektiğin..
"Iki dünya arasindayim. Her ikisinde de rahat edemiyorum. Bu yüzden isim zor. Siz sanatçilar benim bir burjuva oldugumu söylüyorsunuz, burjuvalarsa beni tutuklamaya kalkisti... hangisi beni daha çok incitti bilemiyorum. Burjuvalar aptal; ama güzelligin hayranlari olan sizler, benim agirkanli oldugum..
Her şey, Doktor Rieux'nün bir nisan sabahı ölü bir fare görmesiyle başlar. Bu olay, Oran şehrini on bir ay boyunca perişan edecek, korkunç bir panik yaratacak büyük bir salgının habercisidir. Başta hastalığın kendi-lerine bulaşmayacağına, dokunulmaz olduklarına inanan insanlar, salgının iyice yayılm..
1942'de yayımlanan Yabancı, romanca, tiyatro yazarı ve düşünür olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yalnız Fransa'da değil tüm dünyada kuşağının sözcüsü ve yol göstericisi olarak kabul edilen Albert Camus'nün, ilk ve en çok ses getiren yapıtıdır. Romanda, bir Arap'ı öldüren ama bu suçtan çok, gerçe..
Rosalie eşini kaybetmiş, kırık bir aşktan geri kalan boşluğu resim yaparak gidermeye çalışan kızı ve lise öğrencisi oğluyla birlikte sakin bir yaşam sürmektedir. Oğluna İngilizce dersi vermek için eve gelen genç Amerikalı, onu çok etkiler. Önce kendine bile itiraf etmekten çekindiği duyguları, konuş..
.. Hermann Hesse, masallarla ilgili olarak şöyle der: Hayalgücü ve duyguları paylaşabilme yeteneği, sevginin türlerinden başka bir şey değildir. Masallar 1920 yılında ilk kez yayımlandığında Oscar Loerke şöyle yazıyordu: Ozan Hesse insanın en akılsızca, en bilgece isteklerini somut olarak sergiliyor..
Cahit Sitki Taranci, Otuz Bes Yas siiri ile edebiyatimizin kült sairleri arasina girmis, Baudelaire, Verlaine gibi Fransiz sairlerinden etkilenmesine karsin yasami boyunca hiçbir yazinsal akima dahil olmamistir.’’Siirle hayat arasindaki siki iliskiye inandigim içindir ki, siiri hiçbir zaman bir düsü..