Terk edilmiş zarif bir yalnızlığı taşıyarak konuşuyorumGeceye dokunuyorum kılcal damarlarımlaGözlerim, aklım her şey uzak bir hanımeliYakama takılan sadece çiçek değilİçimi titreten Büyük Türk ŞiiriRıhtımlardan çokça yalnızlık topluyorumSesimi deniyorum giden gemilerin ardındanBolşevik bir ihtilali ..
Arabaya bir gürültü patırtıyla binip gâvur malı gibi kapıyı çaaat diye kapattılar. Benim moral sıfır lakin elim mahkûm. Dört saat nasıl gideceğim bu kaçıklarla diye kara kara düşünürken daha ilk dakikada kavgaya tutuştular. Ama normal insan çekiş- mesi değil bu, tarif ötesi bir şeydi. Mehmet Amca di..
Bütün sorular hazır aklı geri sarmaya dilimi çevirmesem bütün cevaplar hazır bilmiyorum gayret mi denir yaşadığıma defteri inceltmeye bir sözle başlıyorum.Ürün Adı: Kiş Günleri Ve KilitlerÜrün Kodu: 9786052021286Yazar: Dursun GüzelBasım Yılı: 2017Kapak Türü: Karton KapakSayfa Sayısı: 70Kağıt Cinsi: ..
İzleri okumak için bir “iz okuyucu”ya ihtiyaç var. İzleri emsal olarak okumak içinse, olayın “sanki içindeymiş gibi onu kavramaya ve yeniden yaşamaya çalışmak” lazım. Bu, “aklı gerilimde tutmak” demektir. Lakin bunun, kendi kültürel kodlarımız üzerinden düşünüldüğü takdirde, “metafizik gerilim şartı..
Bir istasyonda, bir yolcu, gidecek olmanın gözü pekliğiyle, sık sık gördüğü rüyayı ilk kez anlatırken birine, tereddüt eden Pembe’yi, eşkıya mağduru Elmas’ı, banka uzanmış ölümü bekleyen Azer’i, vefakar Üzeyir’i, çocuklarıyla neşe içinde yavan ekmeği kopara kopara yiyen anneyi, başı bütün olmayan ka..
Yazmak, bir varoluş biçimidir. Zarûrât-ı hayât maddelerinden biridir. Sıradan ihtiyaçlar içinde yeri yok. Hatta sıradan ihtiyaçlar içinde mahzurlu bile.“Batı’dan gelen”in sahih bir nazar olduğunu iddia ederek “Doğu’dan gelen’i azarlamak da salt “Doğu’dan gelen’i baş tacı ederek “Batı’dan gelen’i ins..
İnsanın derinden hissedip yaşaması gereken bir duyguyu, acıyı, kederi, hüznü, sevgiyi mütemadiyen içinde tutup durması ve hiçbir zaman kimseyle paylaşmadan yaşayabilmesi o kadar zor olmalı ki asla aklın alabileceği bir şey değil bu da. Bu, hiç kapanmayan bir yaranın acısının her an bir sancıyla yaşa..
Kedi Gümüş’ün maceralarını dinlemek için hoşgeldin sevgili dostum. Bana Gümüş ismini vermeleri tesadüf değil. Tüylerim pamuk gibi beyaz olsa da kuyruğum, yüzüm ve kulaklarım gümüş renginde. Gözlerimse karlı bir günü hatırlatıyor. İki çift buz kristali süslüyor tombul yüzümü. Soğuk görüntüme rağmen s..
Şuracıkta ayaklarımın altında serili duran uçsuz bucaksız beyaz tuzağı hayal ediyordum. Bulutların altında -hep zannedildiği gibi- insanların koşuşturması, karmaşası ya da şehrin trafiği değil mutlak bir sessizlik ve kalıcı bir huzur hüküm sürüyordu. Bu beyazlık benim için gerçek ve gerçek olmayan, ..
“Aşk İçsel Saklı Bir Işıktır” adlı şiirde şöyle bir kısım var, çeviri yapmadan yazmalıyım:“Free as a bird, knock on wood, thank the LordI am driving along in my automobileIt’s a brand-new pre-owned’ 96 Ford.”Buradaki Lord ve Ford kafiyeleşmesi, “alırsın Ford olursun lord”un anlamından bir santim uza..
Kur’an’la hayatını anlamlandıran birey, hayatın alanlarında yapıp-etmelerini ahlâki alanda düzenlerken anlam referanslarını/dünya görüşünü Yüce Kur’an’dan almalıdır. Hz. Aişe’nin de tanımladığı üzere Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ahlâkı ‘Kur’an ahlâkı’ idi. Yüce Kur’an’ın, bireyin ahlâkını i..
Herkesin içindeyken ya da tele-ekranın görüş alanındayken düşüncelerinizi başıboş salıvermek tehlikeliydi. En ufak bir şey sizi ele verebilirdi. Sürekli gözünüzün seğirmesi, yüzünüzün kaygılı bir hâl alması, kendi kendinize mırıldanmanız, tuhaflık belirtisi gösteren ya da bir şeyler sakladığınız şüp..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
Bir yerin kıymeti, ancak kaybedildiğinde anlaşılır, diyenler aldanırlar. Çünkü ben bahçede geçirdiğim zamanı, bir daha dinleyemeyeceğim bir masal gibi nefessiz yaşadım. Biliyordum ki kaybedersem yeniden bir araya gelmek zor olacak. Bu yüzden yokluğunda hissettiğim şey, kıymet bilme değil yalnızca av..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
Ali, elleri ceplerinde yürürken bir şeye çarptı. Bir şey dedim çünkü çarptığı neyse görünmüyordu. “Şeffaf bir duvar,” diye düşündü. Biraz tedirgin oldu, sonra korktu. Ama merakı diğer duygularını bastırdı. Göremediği engele dokundu. Nerede başlayıp bittiğini anlamaya çalıştı. Yuvarlak, belki elips ş..
“İçim içime sığmıyordu, bir cinim vardı artık. Ne isteyeceğimi düşünmek için sakin bir yere gitmeliydim. Belki birinci sırada değildi ilk isteğim ama onu daha fazla görmeye dayanamadığım için Hasan’ın çok uzaklara gitmesini istedim Berhudar’dan. İsteyebileceğim o kadar çok şey varken böyle bir dilek..
Yerde yatan garavuyu alıp fındık dalına geçirdi annem. Ölünün bedeni kaybetmişti büyük bir çatırtıyla bütünlüğünü; ölmüş olan yeniden öldü işte. Cesedin gürültüsü ikna etmişti herkesi. Dönüp kafası kopan, vücudu annemin elinde kalan dal parçasına baktık. “Şuradaki kestaneden bir tane daha yapın hadi..
Yılmaz Daşcıoğlu, Tanzimat döneminden 80 sonrası kuşağına kadar geniş bir yelpazeden seçtiği eserleri odağına alıyor. Hangi tür kitaplara popüler diyoruz? Türk popüler edebiyatı kiminle ve nasıl başladı? Ahmet Mithat Efendi bir üstkurmaca ustası mıydı? Rasim Özdenören Kuyu hikayesinin taşlarını nası..
Bir saat kadar sonra resmi tamamladı, daha doğrusu kendi kendine: “Eh, yeter artık!” diye işi bıraktı. Elinin tersiyle alnının terlerini silerek bir iki adım geri çekildi. Hiç de fena olmamıştı. Günün resim yapmaya en uygunsuz olan bir saatinde çabucak çırpıştırdığı bu tablo bile, onun epeyce kabili..
Sümsük otu gibi yapışıp iyi niyetimi kaşık kaşık götürdü. Yaşasın hakkaniyet, hep benimkiler mi ölecekti. Acısı yüreğime su serpse de insanlık edip “Izdırap koca kanatlı kuştur, her gün bir dağ aşar, azıcık sabret,” diyorum anlamıyor. “Bazı ilaç terkiplerinin altında mücerreptir yazar. Bak işte ben ..
40 dakikalık ders öğrenci zihninin vakte ait dolanım ve salınım alanıdır. Öğretmenin zihni de bu “kırk dakika koridoru”nda tur atar. Hiç de az bir şey değildir bu vakit. Anneler babalar evde çocuklarına herhangi bir terbiyevi konuda kırk dakikalık bir zaman ayırabiliyorlar mı acaba? Hiç sanmıyorum. ..
Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yarı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca, etrafa alaca karanlığın çökmüş olduğunu gördü. Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı. Önünde, üzerinden demiryolu geçen bir köprü vardı. Bunun altına doğru, duvarlara tutunarak yürü..
On seneden beri belki boşuna yere herkesten kaçmışım, insanlara inanmamakta haksızlık etmişim. Aramış olsaydım, belki senin gibi birini bulabilirdim. Her şeyi o zaman öğrenmiş olsaydım, belki zamanla alışır, seni başkalarında bulmaya gayret ederdim. Ama bundan sonra her şey bitti. Asıl büyük ve affe..
Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde ay ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, -söz aramızda- gene hoş şeydir. Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, ..
İnsanlar hayatın hakiki kanununu anladıkları nispette iyi veya fena bir hayata sahip olabilirler. Hayatın hakiki kanununu insanlar ne kadar daha açık ve net bir şekilde anlayabilirse hayat onlara göre daha da iyileşir ve yücelir. Aksine bu kanunu ne kadar belirsiz ve karmaşık bir şekilde anlarlarsa ..
Günübirlik bir fikir hayatının tabii bir neticesi olarak tezatlara, manasızlıklara, hatta edepsizliklere düşüyordum. İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimî bir mesulünü bulmuştum. Buna içimdeki şeytan ..
Kim demiş tavuklar uçamaz diye. Bu hikâye bir tavuğun, uçuracak kadar büyük kanatları olmasa bile gökyüzüne çıkabileceğini, hatta orada yaşayabileceğini kanıtlıyor. Olayların planlanarak ve emek vererek geliştiğini söylemek isterdim fakat hiç beklenmedik bir zamanda aniden gerçekleşti…Nurcan Avcı Ba..
Şairin dediğine bakılırsa önce beyazdı karga. Ve güneşin de fazlasıyla beyaz olduğuna kanaat getirmişti. Güneşin kalbini gagalamaya karar verdi. Kararını hayata geçirdi. Ertesi gün güneşin kalbinin daha da büyüdüğünü gördü hayretle. Bir daha sapladı gagasını güneşin kalbine. Güneşin kalbi öylesine p..
Bana hangi yöne gitmem gerektiğini söyleyebilir misiniz?- Bu, gitmek istediğin yere bağlı.- Neresi olduğu çok da umurumda değil.- O halde hangi yöne gittiğinin de önemi yok.Bu kitabın herkese söyleyecek bir şeyi var. Eser, gerçekten uzak atmosferiyle bir yandan çocuklara hitap ederken diğer yandan d..
Okullaştırma, eğitimle aynı anlama mı gelmektedir? Kesinlikle hayır. Herkes günbegün bir şeyler öğrenmektedir. Dürüst olmak gerekirse, çoğumuz, yaşamımızda okullaşmanın doğrudan ve derin bir etkiden son derece yoksun olduğunu görürüz. Bu durumda iki soru ortaya çıkmaktadır: Her toplumda okullaşmaya ..