Azmi saran, iradeyi çürüten, ruha fütur ve meskene veren hu batıl inanışlar arasında Zaganos’un söylediği hurafede vardı ve halkın bir kısmı bu hurafeye iman edip Türklerin ancak Boğa meydanına kadar gelebileceklerine, orada bir meleğin delaletiyle şevke gelecek Bizanslılar tarafından geri püskürtül..
Bu ruhî kargaşa arasında onun ilk hareketi Yeniçerilerden uzak kalmayı kararlaştırmak oldu. Sonbahar günlerinin yakınlaşma¬sı üzerine Beşiktaş’tan Topkapı sarayına göç etmek lâzım geliyordu. Hünkâr bu lüzuma kulak asmamak, İstanbul yakasına geçmemek suretiyle Ocaktan ve Ocaklıdan hiç olmazsa beş on ..
Nefise Hanım: Hoca adı altında büyücülük yapan insanların inançlarından menfaat sağlayan, dalkavuk bir karakter.Gülsüm Hanım: Kocasını başka bir kadına kaptırma düşüncesiyle Nefise Hanım’dan yardım uman ve dolandırılan bahtsız eş.Saibe Hanım: Kocasını bir aşüfteye kaptıran, dolandırıcılığı ortaya çı..
İslam Bilim Tarihi 4 (1300-1470)KUTBÜDDİN ŞİRAZİKEMALEDDİN EL FARİSİEBU’L FİDAHAMDULLAH EL-MÜSTEVFİİBNİ BATTUTAŞEMSEDDİN HALİLİİBNÜ’Ş ŞATIRHACI PAŞABURSALI KADIZADE RUMİMAKRİZİKAŞİSABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİNAKŞEMSEDDİNULUĞ BEYALİ KUŞÇUİBNİ TAĞRIBERDİFETHULLAH EŞ ŞİRVANİÜrün Adı: İslam Bilim Tarihi 4 - (1..
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın degeri anlaşılamamış eserlerinden biri olan Kaynanam Nasıl Kudurdu? adlı bu kitapta. lstanbul konak ve sosyal hayatını ele alırken. Makbule adında yaşı geçkin bir kadının, oldukça genç bir bey ile evlenme serüveni anlatılır.Bu serüvende ilk eşiyle iyi bir evlilik geçirmemiş..
Yazarın değerli eserlerinden biri olan Kaderin Cilvesinde namus ve açlık sorunları konu ediliyor.Şemi: Parayla her istediğini elde edebileceğine inanan, ahlâksız bir karakterdir.Baba Salah ise büyük bir evin altı kişilik mensubunu geçindirmek zorunda olan, aç biilaç kalan, namuslu bir aile reisi.Şem..
İfran orası nere ki?-Ben de bilmeyim? Büyü oda deyi!-Seninle beraber para koyak da oraya gidek mi?-Çok uzah mı? Karadan mı gidiliyi, denizden mi?-Anlayamadıh ki... Hele bir sorah.Büyükada’ya nasıl gidileceği hakkında yorgancıdan mufassal malûmat aldıktan sonra Mahir fesini çarpıtıp tatlı tatlı enses..
İslam Bilim Tarihi 5 (1470-2017)MİRİM ÇELEBİPİRİ REİSMİMAR SİNANMATRAKÇI NASUHSEYDİ ALİ REİSMUVAKKİT MUSTAFATAKİYÜDDİNHEZARFEN AHMET ÇELEBİKÂTİP ÇELEBİEVLİYA ÇELEBİLAGARİ HASAN ÇELEBİABBAS VESİM EFENDİALİ MÜNŞİGELENBEVİ İSMAİL EFENDİMAHMUD RAİF EFENDİŞANİZADE MEHMED ATAULLAH EFENDİMUSTAFA BEHÇET EFE..
Onların eğlenceleri böyle ziyafet zamanlarına münhasır değildir; bu iki mesut hanede daima düğün var gibidir... Piyano, ut, def, şarkı sesleri hiç kesilmez. İki evde müzik evlerine benzer. Komşularda hasta ve hatta cenaze olduğunda dikkate almazlar; dünya yıkılsa onlar zevkleriyle meşguldür. Bunları..
Müezzin Efendi, bunlara telsiz telgraf, telsiz telefon diyorlar. Her millet bu yeni fenler için çalışıyorlar. Türk gençlerinin böyle şeylerle uğraşmaları neden kabahat olsun?Müezzin baba bir iki istiğfardan sonra:- Kabahattir, günahtır, şirktir...- Neden?…Gençler hâlin garabeti önünde bir müddet düş..
Yaklaşma yeter bana hayalin,Yoktur bana takati visalin!Canım gideli besi zamandır,Cismimdeki şimdi özge candır,Benden beri eyledin beni sen,Arza kime eyleyim seni ben,Bende olan aşikâr sensin!Ben hod yoğum, ol ki var sensin!Ger ben, ben isem nesin sen ey yâr,Ger sen, sen isen neyim menizâr!Ürün Adı:..
Galata’nın en kalabalık zamanı Cumartesi akşamından başlayıp, Pazar akşamının saat 11-12'ye kadar sürdüğü zamandır, zira Islam olsun, Hıristiyan olsun, Yahudi olsun, Galata’da akillerin yüzde doksanı gerek doğrudan doğruya, gerekse dolayısıyla gümrüklerle, Avrupalı'larla ilgili işlerle uğraşan kimse..
İslam Bilim Tarihi 2 (940-1090)İBNİ FADLANABDURRAHMAN ES-SUFİİSTAHRİEBÜ'L VEFA EL-BUZCANİALİ BİN ABBAS EL-MECUSİMASLAMA EL-MACRİTİEL KERECİALİ BİN İSAİBNİ HEYSEMBİRUNİİBNİ YUNUSİBNİ SİNAYUSUF HAS HACİBEL ZERKALİÜrün Adı: İslam Bilim Tarihi 2 (940-1090)Ürün Kodu: 9789752401044Yazar: Abdullah Kocayüre..
Ön planda Deli Filozof'un oğlunun yaşadığı yasak aşkı ele alırken, geri planda dönemin batılılaşma sorununu düşündüren bir dille kaleme almıştır Hüseyin Rahmi.Dönemin din, ahlak, insanın toplumdaki yeri... Konularına eleştirel bir bakış açısıyla değinen Hüseyin Rahmi'nin bu kitabı Vakit Gazetesi'nde..
AKINCILAR-Senin adın Aldemir değil de Mustafa’dır, öyle mi?-Öyledir Drakula!-Vilad, kendini pervasızca şeytan diye anan delikanlının üstü¬ne atılmamak için nefsini zorladı, homurdanır gibi bir sesle sorguda devam etti:Bu kahpe ile tanışıyorsun, öyle mi?- O benim artığımdır Drakula. Aslan yalağından ..
Büyük bir vatan şairi olan Namık Kemal, 21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Kemal'dir, Namık adını ona şair Eşref Paşa tarafından vermiştir. Devrin önde gelen en önemli aydınlanndandır. Arkasından roman hikaye ve yüzlerce şiir bırakmıştır. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yan..
Bilimin ahlak alanında etkileri ne olabilir? Toplumların yönetimi, bireysel bilinçlerin sessiz yaşamıyla ilgili olarak ondan ne bekleyebiliriz?Kimileri, bu soruya hemen hiç bir şey, diyerek cevap veriyorlar: Bilim ahlaka aykırıdır, bu yönüyle insana kötülük eder. Onları düşüncelerine göre, bilim öld..
Recaizade Mahmut Ekrem, 1846 yılında İstanbul'da doğmuştur, dönemindeki edebiyat alanlarında görülen yenileşmenin esas mimarlarındandır. Yazarın, Namık Kemal'le tanıştıktan sonra edebiyata daha da ağırlık verdiği gözlenir. Edebiyat alanına olan etkisi 'Talim-i Edebıyat' adlı kitabı aracılığı ile dah..
Dün gece, burada nasıl mesut idi! Nihal’i yanında hissettikçe bütün hayatının o beyhude hatıralarına nasıl bir nefret ve istikrah (tiksinme) fırlatıyordu! Bugün ufuk bulanmış idi, dün gecenin o parlaması bugün solgun bir iğbirar (tozlanma) sisi bırakarak uçmuş; uzak bir rüya hatırası olmuştu. Kendi ..
17 Ağustos 1864 tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkar yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine, Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönde..
Haberin yok mu?-Ne var? Yine Sıtkı karısını mı boşadı?-Hay yere batsın Sıtkı da karısı da. Bu öyle karı boşama falan keyfiyeti değil... İş fena...-Ne olmuş canım?-Orta|ık çalkanıyor... Bursa'da sağır sultan duydu. Senin hâlâ bir şeyden haberin yok... Ah ne felâket...-Ay yüreğimi oynatma öyle... Mera..
Ölüyü uyandırma. Ölüleri yalnızca karanlık geceler getirir.Ve gündüzü yalnızlığa, kedere boğarlar.Çünkü mezarlarında çürüyenler,Artık ne ışığı hissedebilirlerNe de güneşin ışığı onları geri getirebilir;Bırak toprağın altındaki yuvalarında dinlensinler,Boşu boşuna çabalayıp, çürümelerini hızlandırırs..
İşte ben (Bana ister Mary Beton deyin, ister Mary Seton ya da Mary Carmichael, ya da ne istiyorsanız onu hiçbir önemi yok), bir-iki hafta kadar önce, güzel bir Ekim günü, bir nehrin kıyısında oturmuş, düşüncelere dalmıştım. Boynumdaki şu dediğim tasma, kadınlar ve kurgu, her türlü önyargıyı ve arzuy..
Martha 16 yaşına basmıştı. Ruhu, doğanın tüm sevimliliğini yansıtan, cilalanmış bir aynaydı ve kalbi, seslerin aksettiği geniş vadiler gibiydi.Doğanın üzüntülerle doluymuş izlenimi verdiği bir sonbahar günü, dünyevilik hapishanesinden sanki düşüncelerin bir ozanın düşleminden kurtuluvermesi gibi sıy..
Bu dünyadan göç etmiş olan insanların, geri kalanlara öğütlerini öğrenmek ister misiniz? Nasıl mı? Geride bıraktıkları acılı yürekler aracılığıyla. Mezarlar Ne Söyler? kitabında okuyacağınız hikayelerde sizinle konuşanlara kulak verin. Öğreneceğiniz yeni şeyler olabilir. Ağaçların arasından genç bir..
1926'da yayınlanan kitap şiirlerden ve sözlerden oluşmaktadır. Doğu'nun usta kalemlerinden biri olan Halil Cibran kendini şöyle tanımlıyor: “Ben ne bir sanatçı, ne de bir şairim.Ben bir sisim; her şeyi örten, ancak hiçbir zaman bir araya getirmeyen bir sis.” Kitabı okurken sise karıştığınızı hissede..
Kavuşamayan her sevgilinin kırıktır kanatları. Bedenin tüm hücrelerinde hissedilen, ruhu saran hazin bir aşk öyküsü. Babasının eski arkadaşının ziyaretine giden genç adamın aşkla değişen hayatı. Verilen söz sebebiyle birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan kalpler. Her şeye rağmen vazgeçilemeyen görüş..
Zaad yolunda yürüyen bir gezgin yakın köylerden birinde yaşayan bir köylüye rastlar ve işaret parmağı ile büyük bir alanı göstererek sorar:“Burası Kral Ahlam'ın düşmanlarını yendiği meydan değil mi?”Köylü: “Burada hiç bir zaman savaş olmadı. Yalnız bir zamanlar büyük Zaad şehri burada kuruluydu. Ama..
Beni baştan aşağıya şöyle bir süzdü ve "Dostum Watson, evlilik yaramış," dedi."En son görüştüğümüzden bu yana üç buçuk kilo almış olmalısınız.""Üç kilo," dedim."Evet, biraz düşünüp öyle cevap vermeliydim. Bu arada, asıl mesleğinize geri döneceğinizi daha önce söylememiştiniz.""Beni şaşırtıyorsunuz. ..
Ellili yaşlarda, uzunca boylu, etine dolgun, keskin yüz hatları olan bir adamdı. Koyu renk giyinmesine rağmen zengin görünüşlüydü. Siyah redingotu, pırıl pırıl şapkası, kahverengi tozlukları ve iyi dikilmiş gri pantolonu vardı. Ne var ki dış görünüşüyle davranışları hiç bağdaşmıyordu. arasıra koşuyo..
Tabiat her saniye katliamla meşgul bir kaygısız. O birinsanla bir böceğin ölümlerinde fark gözetmiyor. Bir ölü yerine bin hayat fışkırtma kuvvetindeki bu dinamik uzviyet makinesi, doğurduklarını çiğneyip geçiyor. Hayatın ilk sermayesi, düşünenleri utandıracak, değersiz bir bollukla... Hayat, dengesi..
Er Odur Ki Dünyada Koca Bir Eser, Esersiz Kişinin Yerinde Yeller Eser.Ürün Adı: Barbaros Kardeşler Oruç ve Hızır ReisÜrün Kodu: 9786059583961Yazar: KolektifBasım Yılı: 2017Kapak Türü: Karton KapakSayfa Sayısı: 152Kağıt Cinsi: 2. HamurÇevirmen:..