Çınaraltı Yayınları

“Küçük bir çam ormanının önünde beyaz, şık bir bina, mermerdenmiş gibi göz kamaştıracak derecede parlıyordu. Tarhlarını yabani otlar bürümüş. Bahçesinin demir kapısında büyük bir “Kiralıktır” levhası asılıydı. Bekçi başını salladı:- Geç efendim, geç!... Orası size gelmez.”*****Perili Köşk; kiralık b..

“Konak konak ilerledikçe bu yeni elçinin gösterişi, zenginliği, hele incili kaftanının ünü bütün Anadolu’dan geçerek Şah İsmail’in ülkesine ulaşıyordu. Muhsin Çelebi, bir gün Tebriz Kalesi’ne büyük bir gösterişle girdi. Bu küçük başkentin süse, zenginliğe, renge, süs eşyasına tutkun halkı; İstanbul ..

“Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başladım. Dişleri bozulunca yeniden denedim. Gene atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. On adım ilerdeki çeşmeye koştum. Kaşağıyı..

Görünmez bir kâbusun önünden kaçar gibi gözlerimi oğuşturdum. Üzerinde temiz martıların uçuştukları koyu Prusya mavisi denize baktım. Karşı sahil mor tepeleri, beyaz yalıları, koyu nefti ağaçlıklarıyla sanki ebedi bir keyif uykusuna dalmış gibiydi. Fon Sadriştayn'ın uzvî istirahatinden, her ânına ma..

“Bütün umudu doğduğu yere, Edremit’e kavuşmaktı. Otuz yıl içinde bir an bile umudunu kesmedi. ‘Öldükten sonra dirileceğime nasıl inanıyorsam, öyle inanıyorum; elli yıl tutsaklıktan sonra da ülkeme kavuşacağıma öyle inanıyorum!’ derdi. En ünlü, en tanınmış Türk gemicilerdendi. Daha yirmi yaşındayken,..

“Hava kapalıydı. Ufku, küflü demir renginde, ağır bulut yığınları eziyor, sürü sürü geçen kargalar tam hisarın üstünden uçarken sanki gizli bir kara haber götürüyorlarmış gibi acı acı bağırıyorlardı. Palanka kapısının sağındaki beden siperinde sahipsiz bir gölge kadar sakin duran Kuru Kadı, yavaşça ..

Ne bir kâse süt, ne de her tarafından iplikler fırlamış bir yumaktı sevdiği.Minik kulaklarına doluşan notaları sever, onları hayranlıkla izlerdi. Ama bir gün öyle bir şey oldu ki Kedicik şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi!Notaları ve şarkılarıyla hayatına devam eden kedinin başına ne geldi, merak e..

Kendini bildi bileli aynı dağın tepesinde güneşlenen taş, beklemediği bir anda beklemediği şeyler yaşamaya başlar. Taş maceradan maceraya yuvarlanırken daha önce hiç yaşamadığı duyguları yaşar. Bu yolculukta neler var neler... Endişe, macera, merak ve daha fazlası!Bu heyecanlı yolculukta soruları da..

"Ufak salonun fes renginde kalın, ağır perdeli penceresinden dışarı harikulade, parlak bir suluboya levhası gibi görünüyordu. Saf mavi bir sema… Çiçekli ağaçlar… Uyur gibi sessiz duran deniz… Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altında dağlar, korular, beyaz yalılar… Bütün bunların üzerinde bir e..

Hayalimdeki o şehir Kudüs, dedi.Bereketli, özgür, merhametli ve cesur...Huzur ve barış şehri Kudüs...Ben, hep o şehri hayal ettim.Bir gün ona kavuşmak için,Kudüs kadar sevdim, Kudüs gibi özledim.Birlikte o şehri hayal etmeye ne dersin?Ürün Adı: Kudüs Kadar Kudüs GibiÜrün Kodu: 9786256292086Yazar: Nu..

BİRİNCİ CİLT:“Lenin: Humeyni yoldaş, sen de ben de kitabımızı Türklere verelim okusunlar! Hangimizin kitabını beğenirlerse Bakü’ye o sahip olur. Humeyni: Güzel fikir… Lenin Efendi, eğer her ikimizin kitabını da kabul ederlerse o zaman ne olacak? Lenin: O zaman zihinlerinde millî ideolojiye yer kalma..

“Uğurun hayır ola, yaşın uzun ola, yolun açık ola. Saltanatında mağrur olma Padişahım; senden büyük Allah var.”Sultan II. Abdülhamid Han…Yıldız Camii’nde bir cuma sabahı ve bir Cuma Selamlığı…Yusuf giymiş kırmızı pabuçlarını, tutmuş dedesi Hacı Ahmed Bey’in elini, gidiyor Cuma Selamlığı’na…Var mısın..

İnsan olarak en büyük özelliğimizdir iletişim kurmak, anlatmak, anlamaya çalışmak. Ve en büyük ihtiyacımızdır anlaşılmak… Belki de anlaşılmak içindir tüm bu çabamız.Ancak sağlıklı bir iletişim ile anlayabilir, anlatabiliriz. Çünkü iletişim, kelimeleri art arda sıralamaktan çok ötedir. İnsan, bazen s..

“Rivayet edilir ki nehre kıyısı olan bir köyde Bad isimli yağız bir delikanlı yaşarmış. Günün birinde karşı kıyıdan bir kıza âşık olmuş. Kız da gönlünü Bad'a kaptırmış ve birbirlerini çok sevmişler. Zor da olsa bir yolunu bulup buluşmaya başlamışlar. Her defasında birisi yüzerek karşı kıyıya geçer, ..

İKİNCİ CİLT:“Lenin: Humeyni yoldaş, sen de ben de kitabımızı Türklere verelim okusunlar! Hangimizin kitabını beğenirlerse Bakü’ye o sahip olur. Humeyni: Güzel fikir… Lenin Efendi, eğer her ikimizin kitabını da kabul ederlerse o zaman ne olacak? Lenin: O zaman zihinlerinde millî ideolojiye yer kalmay..

Masumiyetin kokusunu karanlık duvarlar taşıyamaz. “Adalet bir gün tecelli edecek! Muhakkak yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz. Bu günler gelir geçer, ömür gelir gider; bedeli belki bana çok ağır olacak amma sizin de sonunuz er ya da geç gelecek. Gün gelecek sizin gibi zalimler de bu adresi belli..

“Şiirdeki köşe başları tutulduğu için nesirde kendimi ifade etmek istedim.” mealinde bir söz hatırlıyorum. Benim hiçbir zaman köşe başlarını tutmak gibi hevesim olmadı. Ancak kendimi anlatmak ve anlaşılmak arzusu her fâni gibi bende de var. On beş yaşımdan beri bu arzunun çekim dairesinde dönüp duru..

Yaz tatilini çok seven Mert, Hale, Selin, Can ve Ahmet yaz mevsiminin bitmemesi için bir şeyler yapmaya karar verirler. Diğer mevsimlerin gelmemesi için planlar yapmaya başlarlar. Peki ama hep yaz olması mümkün müydü? Sonunda bir plan yapıp isteklerini gerçekleştirirler ancak hiç hesaba katmadıkları..

Hayatın koşturmacası içinde, dengede kalmak ve duygusal özgürlüğü bulmak mümkün mü? İç dünyamızın karmaşasında nasıl huzur bulabiliriz? “Denge ve Duygusal Özgürlük”, duygularımızın derinliklerine inerek, dengede kalmayı ve yüklerinizden özgürleşmeyi gösteren bir rehber. Bize zihinsel ve duygusal den..

Bu masal ülkelerini hile ile ellerinden almaya çalışan kötü kraliçe ve adamlarına karşı, insanın içindeki gücü ve dayanışmanın önemini anlatıyor.Zorluklar karşısında bir araya gelen insanların, inançları ve emekleriyle nasıl mucizeler oluşturabildiklerini gösteriyor. Bu masal içinde barındırdığı um..

Hey sen minik arkadaşım kalbimiz vücudumuzda nerede biliyor musun? Kalbimiz nasıl çalışır, canlıların kalplerinin hepsi birbirine benzer mi?Mert ve arkadaşları da bu soruların cevaplarını merak ediyorlar. Hayat öğretmen oyunlarla kalbimizi anlatıyor minik bilim insanlarına. Sende öğrenmek istersen t..

Bir resim fırçan olsaNeler düşler neler çizerdin kağıda?Peki gökyüzünü verseler sana,Düşleyip düşleyip boyasan rahatça.Gökyüzüne baktım, elimde bir fırça!“DÜŞ FIRÇASI” dedim adına.Armağan ettim bütün çocuklara.Sevgi, mutluluk ve umudun hayallerle birleştiği bu kitaptaRüya gibi bir yolculuğa çıkacak,..

Bir anahtar... Neden var olabilirdi? Bir kilidi açmak için mi? Hangi kilidi peki?Bu dünyada başıboş kalmış bir anahtarın hangi kilide ait olduğunu kim bilebilirdi?Dünya garip bir yerdi bir zamanlar ve kötü. İnsanlar garipti bir zamanlar ve kötü. İçlerinden geçenler bir renge benzeseydi galiba siyah ..

Hoca Ahmet Yesevi tarafından beline tahta kılıç dolanan, İslamiyet’i Balkanlara yayan Türk dervişi… Türkiye Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un yol arkadaşı… Türklüğün sembol ismi… Oğuz neslinin cengaveri… Hünkâr Hacı Bektaş Velî’nin can dostu... Anadolu’dan Balkanlara giden ilk alperen…Nizam-ı âl..

Kimimiz yaşadığı ilişkilerden kimimiz ise bir başkasının yaşadığı ilişkilerden yola çıkarak çeşitli aşk mitleri oluşturmuşuzdur. “İlk görüşte aşka inanırım.” “Aşk engel tanımaz.”“Aşk diye bir şey yoktur.”“Kadınlar erkeklere göre daha hızlı âşık olur.”“Kimseye âşık olabileceğimi düşünemiyorum.”“Aşkın..

İnsan ilişkileri ve âdâb-ı muâşeret konularına dair kelime, deyim, kavram ve atasözlerinden oluşan bu sözlük; konuya ilgi duyan okuyucular için bir kaynak, ortaokul ve lise öğrencileri için yardımcı kaynak olarak hazırlanmıştır.Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına göre hazırlanan bu çalışma hem detayl..

Oysa saza daldık, sepeti ördük ilmek ilmek. Aşk adına ne kazandıysak sepetin içerisine koyduk. Umudu koyduk, sevgiyi koyduk, merhameti koyduk, edebi koyduk. Sepet de sepetmiş hani ne koyduysak aldı bütün bereketiyle.Sözlere vurduk tüm düşüncelerimizi. Zaman zaman kalemimiz titredi. Bir nokta arasınd..

Bu kitapta birbirinden güzel, severek okuyacağınız on bir hikâye var. Okurken konularının akıcılığına kapılacaksınız. Kendinizi hikâyelerin içinde bulacak, heyecanlanacaksınız. Duygulanacak, sevinecek, hüzünlenecek, düşüncelere dalacaksınız. Hikâyelerin konuları ilginizi o kadar çekecek ki her birin..

“Olmaz!” kelimesini ilk duyduğunda sarsıldı. Üstelik bunu öz annesi de söylüyordu. Ancak hiçbir şey söylendiği gibi olmadı, çünkü içindeki hazineye inanıyordu.Herkes onu “ufaklık” diye çağırırken aklı hep büyük hedeflere ulaşma peşindeydi. Çoğunluğun ona verdiği isme sığınıp kalmadı, kendine olan in..

Deyimler, konuşurken ve yazarken kullandığımız masal tadında özlü sözlerdir. Her deyimin doğuşu belli bir olaya bağlıdır, birer hikâyesi ve geniş bir anlamı vardır. Bu kitap, deyimleri söz zenginliğiniz içine katmak amacıyla hazırlanmıştır. Açıklamalar şiir diliyle yapılmıştır.Sözlü ve yazılı ifaden..

Hikâyeleri okurken, “Aaa, bunun bir benzerini ben de yaşamıştım. Bu olay, filan komşumuzun başından da geçmişti. Böyle bir haberi televizyondan duymuştum.” diyeceksiniz.Hikâyeleri okurken, “Beni duygulandıran, üzen, sevindiren olayları ben de yazabilirim.” diye düşünebilirsiniz. Belki hemen bilgisay..

Gümüşçay, yeşillikler içinde bir köydü. Bir vadide akan derenin kenarına kurulmuştu. Evler, sanki ağaçların arasında saklambaç oynuyor gibiydi. Geniş bahçelerinde üzüm bağları vardı; sebzeler, çeşit çeşit meyveler yetiştirilirdi. O köyde sekiz yıl öğretmenlik yaptım. Yaz akşamları, geç vakitlere kad..

Arzu Kız, hedefi olan birisi. Ancak kaderin ona sunduğu hayat, bütün olumsuzlukları önüne sermiş. Baba ve anne çalışamaz durumdalar ve aynı zamanda tekerlekli sandalyeye mahkûmlar. Hep başkalarının yardımına muhtaç yaşamak durumundalar. Arzu Kız ise yılmadan hayallerinin peşinden koşmaya devam ediyo..

Anka Kuşu’nu göremediğin için hasretle yaşama. O, senden uzakta değil; onu başka yerde arama. O, senin içinde. Eğer kendine güveniyorsan ona ulaşabilirsin!Anka Kuşu, kendi yolunu belirleyen ve bunun için çalışanlardır. Anka Kuşu, kendi hikâyelerini kendileri yazanlardır.***Yaklaşık 2 gr. ağırlığı, 1..

Bundan doksan yıl önce burada başlayan ve parçalara bölünmüş bir hayatın, dağılan parçalarını toplamak için çıkmışlardı bu yolculuğa. Geride kalanların da en az gidenler kadar acı çektiğini anlamıştı Nurettin bu yolculukta. Göç, iki tarafı keskin bir bıçaktı ve derin yaralar açıyordu herkesin ruhund..

Her dilde “çocuk” kavramını ifade eden bir kelime olduğu muhakkaktır ancak bu kelimelerin kökenine baktığımızda ortak anlayışlar olduğu kadar farklılıklar da göze çarpmaktadır.Hristiyanlıkta çocuk, Âdem ile Havva’dan gelen ilk günah olarak kabul edilir. Çocuk, yapılan vaftiz töreni ile bu günahkârlı..