Askerimizin her ne koşulda olursa olsun mücadelesini sürdürmesinin bir örneği olan bu süreç Hasan Basri Şenel’in karanlıkta kalan kısımları da meydana çıkartmasının gayretiyle heyecan verici bir romana dönüşmüş oldu. Bu roman sadece bir mücadelenin değil, bir milletin tarihi sorumlulukla nasıl harek..
‘’Varaydım seherde Dost’un ilineKarışıp kanaydım aşkın selineKurbanım uşşâkın pek hoş diline Hâlim arz edeydim görklü Sultan’aOl ulu divânda ağlayabilem Bir kere derdimi söyleyebilem Sağalmaz yaramı bağlayabilem Varıp bende olup hâzık Lokmân’aNihânî’nin yarasını yâr sara Gider erenlerin peşleri sıra..
“Yeryüzü gölgelenir ve yorulan, ağırlaşan kalpler hızlı okunan bir ezanın dirilten sesiyle ebedi yurduna duyduğu hasretle titremeye başlar. Tez vakit sonra telaş ve endişe biter. Sanki bir eşikten geçilir, bir kapı kapanır her şeyin üzerine. Kuşlar susar, böcekler susar, ezan biter, pencerelerin per..
Hayaller ve düş kırıklıkları arasında sıkışmış, yaşadığı tuhaflıklara alışkın, çaresiz kalmış, bir derdine derman arayan insan tipleri. Günlük yaşamın içinde erip giden tiplere, kendi zamanını kaybetmişlere ve anının farkında olanların hikâye edilişine açılan öyküler… Ömer Can Coşkun bu ikinci kitab..
Atasözleri tarihimizin, kültürümüzün, maddi ve manevi degerlerimizin özenle dokudugu bir kilim gibidir. Hayatin her alanina dair atalarimizdan bize kalan önemli derslerdir. Adem Sertel, Konularina Göre Açiklamali Atasözlerimiz kitabini büyüklerinin tecrübelerinden ders alip daha iyi bir gelecek kurs..
Gemiyle Kore’ye giderken ardında sevdiklerini, hatıralarını bırakan kahramanların neredeyse gün gün yaşadıklarının kaydını tutmaya çalışan farklı bir hikâye; sılanın ve yeniden kavuşma hayallerinin iç içe girdiği, barut kokusunun tek gerçek olduğu çetin bir mücadele… Kore savaşında önemli izler bıra..
“Mehmet, öylece bakıyordu. Zülâl, öyle içten söylemişti ki sözlerini, bu sözler Mehmet’i derinden etkilemişti. Az ötede kanepede oturan Müzeyyen Hanım’ın gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Mehmet, Zülâl’in dediklerini anlıyor ama idrak edemiyordu. Nasıl sözlerdi bunlar? Gerçekten böyle mi hissediyordu?..
Eşik Yayınları’ından çıkan Abdülkerim Kolat’ın bu ilk romanı daha önce yayımlanan öykü kitaplarının bir takipçisi sayılabilir. Yolun izini sürenler, kendi anlamına koşanlar, gerçek diye dinlediğimiz hikâyelerin ardında nelerin olup bittiğini fısıldayan insanlar… Rüyanın kâbus ile birleştiği yerde ye..
“Midilli’den kalkan bu coşkulu rüzgârlar hangi büyük seferlere, savaşlara, denizlere, şehirlere uğruyordu? Hepsi birer emek harikası olan o gemiler acaba hangi iki kıta arasında hazineler taşıyorlardı?Onları görmeden mi bilmeden mi ölecekti bu ada da? Hayır… Asla… Bir borçadan Midilli’nin nasıl görü..
Günler çırpınarak uzaklaşıyor yanımızdan; dakikalar, saatler çırpınarak dönüyor aynı dairenin içinde. Çırpınarak geçiyoruz dünyadan, ağa takılmış balık, uçmayı unutmuş kuş gibi. Ne kadar sessiz yürürsek yürüyelim yazgımızın üzerinde; düşüncelerimiz, nefes alış verişlerimiz bile bir çırpınış aslında...
Yıllar önce, gönlüme tasavvuf yolunu sevdirmek için neler yazabilirim yahut neler yazılabilir diye bir soru düşmüştü. Zamanla bu soru bir niyete ve niyet de bir faaliyete dönüşüverdi. Netice olarak da elinizde eser vücut buldu.Roman kurgu olması hasebiyle niyetimi doğrudan gerçekleştirebileceğim bir..
“Dünden Bugüne Edep Gelenegimiz” Radyo Onbes’te yapilan “Edep Sohbetleri” programinin kitaplastirilmis; kitaplasirken de siirlerle, hikayelerle, resimlerle zenginlestirilmis hali.Bu kitabi okurken Osmanli terbiyesi ile yetismis son sahsiyetlerin davranis biçimlerini görecek, göç ederken biraktiklari..
Onlar; nice karli, buzlu yollarda, sarp kayaliklarda, yaninda yöresinde arkadaslari birer birer düserken direnenler... içeri kan aglayarak bu müthis geçidi yürüyerek tüketenler.. Allahüekber daglarinda kar kelebekleri gibi düsen mehmetçiklerden arta kalanlar... soguktan kavrulanlar, açliktan karinla..
Bu kitapta, yüzyillardir anlatilan, her anlatilista yeniden canlanan ve bir hikmete, bir incelige can katan hikayelerimizden bir demet bulacaksiniz.Bu hikayeler önemli, Çünkü vezir olmanin adam olmaya yetmedigini onlardan ögrendik. Kimsenin yaptiginin yanina kar kalmayacagini, bir böcegin bile sebep..
Yolda olmayi hep sevdim. Öyle çok özel, iyi tasarlanmis gezilere çikmayi pek basaramadim ama ne zaman önüme seyahat gerektiren bir firsat çiksa buna hiç hayir demedim.Her türlü yolculuk güzeldir; çünkü yolda olmanin kendisi yeterince ferahlaticidir.Itiraf etmeliyim ki ben daha çok kentleri gezmeyi s..
Rüya varlik içimde bir baska varlik onlar için. ruh içinde ruh, ten içinde ten gibi. can içinde tasinan bir baska can. gece olur bir baska aleme geçilir, bir alemden bir baskasina. bir tenden soyunup bir baska varliga bürünülür. orada çok hizla bir hayat vardir. suur içinde bir suurda gezinilir. ale..
Edebiyatin hayata ve kalbe tesiri büyüktür. Bu sebeple Islâm medeniyeti sözü ve nasihati güzel söylemeyi, güzel yazmayi en önemli görev bilmistir. Hasan Akçay, Bir Göz Açip Yummus Gibi adli kitabiyla okura güzel denemeler sunuyor. Bu denemeler dilinin akiciliginin yaninda, konulariyla da dikkat çeki..
Murat Çeri, Fuzûlî’den Yunus Emre’ye, Seyh Gâlip’ten Ziya Pasa’ya sairlerin esliginde ask ikliminde bir gezintiye çikariyor bizi.Ask bir gönül isidir. Âsik da gönül isçisidir. Askini bir sanatçi gibi inci tanesi misali isler gönlüne. Bu gönül isini Murat Çeri de kelimelerle dokumus. Kalbi Askla atan..
Alti asir hüküm süren Osmanli hanedaninin, en çok tartisilan padisahlarindan birisi de Sultan II.Abdülhamid’dir. O, kimine göre Kizil Sultan ‘dir, kimine göre Ulu Hakan ....Devlet-i Aliye’nin en buhranli yillarinda tahta çikmis olan bu padisahi simdiye dek Türk ve batili yazarlarin kaleminden okuduk..
Gecenin çöl rüzgarlarini dinledi Mecnun. Onlarin ugultularina kulak vererek düsündü durdu karanliklarda.Leyla'nin siyah saçlarini ve yanagindaki siyah beni düsündü. Içine düstügü ve çikamadigi siyah gözlerini.Gözlerine yildizlarin üsüstügü, çöl gecesi gözlerini.Ah, Leyla ne kadar masum, ne kadar asi..
“… Gece, su, ay, kayaliklar… ve safak. Firat kiyisinda bir safak. Izinde sular biriken bir yürüyüs. Yakin gök, safaga yenik düsmek üzere.Bu safak yürüyüsü Firat boylarinda sürüyor.Insan öncesi zamanlarda akan su. Sahte uygarlik cennetinin kalintilarini yüzyillardir altinda ezen su.“Ahir zamanda bir ..
Ademoglu modern zamanlarda, kalabaliklar içindeyken bile yalniz.Bu roman, birçogumuzun görmezden geldigi bu gerçegi satirlarina tasiyor. Hayata anlam veren erdemlerin adeta yöremizden kaçip dag doruklarina sigindigina dikkat çekiyor.Kumsali Olmayan Ada, insan olmanin bedelini sorgulayan bir roman.Ür..
Hiçbir Özelliği Olmayan Adamın HikayesiSaat 8.05, otobüs tıklım tıklım. “Dıtt, tam kart; son iki biniş.” Boğucu bir hava var. Pencere kenarında oturan insanlar uyuklarken, en arkaya doluşmuş gençler arasında devam eden bir muhabbet… Kulaklıklı bir genç sırt çantasını yolculara çarptırarak arkaya doğ..
Sadik Sanli’nin hikayelerinde iyiligin ve kötülügün o yalin, o basit karsilasmasinin kayitlarini görürüz. Bu yönüyle bu hikayelerin birilerince yasanmis ve hayattan alinmis olduklarini söyleyebiliriz. Bu hikayelerde kaybolan güzelliklere, yitip giden insan tiplerine, geri gelmeyecek günler mersiyele..
Muhasir Vadisi’ni geçen Âdem’in sansli çocuklari, gene kutlu bir vadi olan Mina’da ölüyorlardi. Firdevs Cenneti’ne talip olanlar için asilmasi gereken son bir geçit vardi: Güvercin Geçidi.Muaysim Tüneli artik bir geçitti.Güvercin Geçidi’ydi.Üzeri hâlâ küllenmemis bir acimiz: 1990 Yili Hac Faciasi. O..
Onlar, bizim sözlerimiz, bizden sözler.Zamana yenik düsmeyenler, dilimizden düsmeyenler.Onlar, iki dirhem bir çekirdek küçük sözler.Onlar gelenegin aynasi, anadolu mayasi inciler.Onlar yüzyillardir sadece hayra yorulanlar.Hayri söyleyenler, yol gösterenler, rehber sözler.Onlar, tevarüs edenler... Em..
Ürün Adı: Dünyanın Dönüş HızıÜrün Kodu: 9786051592855Yazar: Ömer Can CoşkunBasım Yılı: 2017Kapak Türü: Karton KapakSayfa Sayısı: 112Kağıt Cinsi: 2. HamurÇevirmen:..
Ramazan Teknikel’in kalemi, bir nevi fotoğraf makinesi; öyküleri ise hayattan bir karenin fotoğraflanması şeklinde değerlendirilebilir. Keskin, kısa cümleler ve bütünü tamamlayan detaylar; Teknikel’in üslup ve anlatıdaki sakinliği, öncelikle dikkati çeken unsurlar. Şiir, roman, deneme türünde eserle..
Savaş öncesi 1910’ların İstanbul’u ve üç kafadar: Şair Cemali, Âşık Rafet, Tıbbiyeli Mustafa. Her şey, müstear isimlerle gazetelerde İttihat ve Terakki aleyhine yazılar kaleme alan Bedii Faik’in vapurda bir suikasta kurban gitmesiyle başladı. Bu, bazı şeylerin habercisiydi. Sonra İstanbul ahalisi bi..
Geçmişe ait bir koku, bir ses, bir renk ve bunların kelimelerle çizilen resimleri… "Dikkat Kırılacak Hikâye”, yazarın genç yaşına rağmen kurduğu şaşırtıcı cümlelerle ve imgesel ifadelerle, bilinçaltına doğru bir yolculuğun öyküsel anlatımı. Yazarın dünyasında nesneler, kavramlar, hisler ve görüntüle..
"Bizzat şahidi olduğum üç senelik yoğun bir çalışma sürecinin ardından kaleme alınan bu romanı okurken, asırlarca bize vatan olan ata yadigarı topraklarımızın nasıl bir çırpıda elimizin çıktığına, gözyaşları içinde tekrar şahit oldum. Gencinden yaşlısına, tarihimize ilgi duyan herkesin mutlaka okuma..
Dedesinin sesini Kafdağı' na götürüp atmışlar da yerine hiç dinmeyen bir rüzgar getirmişler. Kısa uykularında bile konuşuyor. Ölemediği müddetçe susamayacağının farkında değil. Kendine kalırsa türkü söylüyor. Cemile bakışlarını sokaktan kurtarabildikçe dedesinin yan odadan gelen sesine kulak kabartı..
Biz biliriz ki bütün varlık âleminin bir zahiri, bir de bâtını vardır. Aslolan, hakikat olan "bâtın”dır ve tabiatı gereği saklı, örtülü, mahrem bir alandır. Buna rağmen bâtına zahirden yol bulunarak ama zahirde kalmadan ulaşılabilir. İslâm medeniyetinde, her sahada olduğu gibi sözün en hâlisi, en sü..
Zifiri karanlıkta güç bela gördüğüm kadarıyla bir adam vardı. Bu saatte mezarlıkta ne işi olabilirdi? Biraz dikkatlice bakınca eliyle beni yanına çağırır gibi bir işaret çaktı. Gözlerime inanamıyordum. Beyazlar içinde kolları yanlara açık bir adam duruyordu. Enseme doğru vuran bir sıcaklık hissettim..