Erzincan’ın Çit Köyü’nde doğdu. O zamanlar, oralarda dutluktu geçim. Çocukluğuna yaşadı, çocukluğunu göremedi; bir gözünden oldu. Türkülerle büyüdü, türküleri büyüttü.Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ne girdi. Pertev Naili Boratav’ın öğrencisiydi, Eğin Türküleri bitirme tezi. Şair oldu, komün..
Zihni unuttuklarıyla dolu bir tanrı, başlangıcı bilinmeyen yekpare bir zamanın ucundan ayaklarını sarkıtıyor...Zamanı elinde oynatamayacağını bilen bir kadın Kadıköy Rıhtım’ın birbirinden habersiz ip gibi uzanan sokaklarının birinde oğlunun Rita tutkusuna gem vurmaya çalışıyor...Birinin ağına takılı..
Meyhanecinin bile “Allah bin bereket versin,” dediği bir ülke burası. Kumpanyaların uğrayıp sanatı, eğlenceyi, hazzı, zevki bolca boca ettiği kasabaları meyhaneli bir diyar.Sokakları dar, meydanları çeşmeli… Pusu da kurulur, cinayet de işlenir bu yerlerde.Kim vurduya gidilmez ama…Sırları alenidir, “..
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsü.Kuşlar kadar özgürdü, açlığa mahkûmdu.Her şey için vakti vardı, hiçbir şeyin sırası değildi.Adı G idi, tam olarak bir adı yoktu.Eşi ve kızı vardı, hiç kimsesi yoktu.Meslek sahibiydi, şimdi vasıfsızdı.Arkadaşı yoktu, “ve sahneye K girer.”Toplumların en eşi..
Kadınların kadınlara düşkünlüğünün dönüştüğü bir düş bu, dünyaya gelmiş olanın boşluğunu boğan duman.Çocukluğun hologram dünyasından geçen atların, sahte apoletlere biat eden itaat erlerinin, kullanma kılavuzları yazılmış insanların dünyası.Direnen evlerle isyan eden insanların buluştuğu mahalleler,..
Sosyal medya, show dünyası, sanal âlem, eğlence sektörü, futbol camiası, play station durakları arasında gezinen bir roman. Ancak tüm bu mecralar, kitapta, romanın konusu değil gerçekliğimizin parçaları olanak yer almakta.Emine Patan; Orhan Veli ve Garip Akımı konulu bir fantastik film projesine gir..
Okyanusların ötesinde adaların çok olduğu bir coğrafyada, artık hiçbir yerde olmayan bir ülke. Bir zamanlar gerçek olmuş bir düş, bir “Yokya!” O hayali devletin, Akdeniz’de, bize çok tanıdık gelecek ama adı sanı ağza alınmayan, yaşlı Prens Albert’in her seferinde uğradığı bir sahil kasabasındaki dip..
En çok özlenene yazılır mektuplar. Şefkat için anneye, hasreti dindirmek için sılaya, sevdaların en karasına; çok çok masumiyet onayına, af dilemeye, barışmaya...Ama hiç bir kadın, hiç bir şey laLi Berte kadar özlenemez çünkü özlemek laLi Berte’dir.Özlenir ama kolay kolay bulunmaz. Bulmak için arama..